logo

Güllerin Savaşı 5. Bölüm izle

Özet: Cihan’ın intihar girişimi Gülru ve Gülfem’i sarsıyor. Ve Gülfem, Cihan’ın Gülru’ya olan duygularıyla yüzleşmek zorunda kalıyor. Cihan’ın intihar girişimi Gülru ve Gülfem’i sarsar. Gülfem, Cihan’ın Gülru’ya olan duygularıyla yüzleşmek zorunda kalır. Mert, Ömer’in yakasına yapışmasının bedelini Gülru’nun tepkisiyle öderken, yaşanan tatsızlık Gülfem’in kulağına gidince işin rengi değişir. Gülru bir kez daha Mert’in düşüncesizliği yüzünden zor durumda kalır. Evde Mesude’ye kan kusturan Mine ise kancayı Mert’e takar. Diğer yanda, Yonca hayatını değiştireceğine inanarak Taner’le olan ilişkisine dört elle sarılır. Yonca’nın Taner’in hızlı hayatına ayak uydurmak için yaptıkları, Ömer ve Gülru’yu hiç beklemedikleri bir maceranın içine çekince ortalık toz duman olur.
melis demiş ki;
merhaba selin Hanim yoook ben siteden degil diziden ayriliyorum seyrettigim var 3-4 dizi .bunun konusunu o Kadar cok seyredildiki seyirciler artik ezbelerledi bence senaristler bir kötü acimasiz her kötülügü olan bir kaerrejkter yaratiyorlar insanlar gerilimlerini o karekterden cikarsinlar gibi geliyor.ha birde korumaya alacaklari bir karekter vs...evet nerdeee amerikan filmleri nerden bizim diziler haklisiniz benim demek istedgim su an kiz sakar cocuksu asil sonra gercek hanimefendi olacak yükselecek vs..oda dedigim filmdeki gibi.o bakimdan dedim.belki baska bir dizide yorumlasiriz selin hanim,maral hanim lalem hanim baskka karaparada desem bilmiyorum orasini biliyorsunuz orasi karisik iyui seyirler
18.08.2014 - 17:03
0   0

sezzy demiş ki;
Sevgili Maral. Gecmis olsun. Ben de NE gibi sen de tatile ciktin sanmistim. Insallah cabuk atlatirsin. Yorumlarini sabirsizlikla bekliyecegiz. Sevgili Selin ve MSFIGO. Benim de son yorumum cikmamis:((( zaten diger yorumlari gonderene kadar canim cikiyor. Cok sanslisam bes defa denedikten sonra nihayet yorumunuz bize ulasti yaziyor. MSFIGO.CUM. gercekten de Gulru.yu onbes yasinda kiz cocugu gibi giydiriyorlar. Bu kiz sonradan nasil bir degisime ugrayacak cok merak ediyorum. Fazla abartirlarsa sonunda suslendirilmis boyanmis cocuk gelinlere benzetecekler:((( Hepinize sevgiler.
18.08.2014 - 03:01
0   0

SELİN demiş ki;
Herkese selam. BERRAN’cım seni tam bulmuşken yine kaybettim diye üzülürken tekrar aramıza dönmen beni çok mutlu etti etti de gelir gelmez aslanlar gibi dizilerde oynayan Can Gürzap’ı öldürdün beni de “vuslata geç gelen ekabir” diye payladın. Sen le LaLem’cimi hemşeri bildim bağrıma bastım taş çıktınız. Neyse, sen aramızda kalda istediğini öldür ve beni paylamaya devam et razıyım. “Benim adım Gültepe” diye bir dizinin başlıyacağını bende duydum. Biliyorsun Gültepe 80 darbesi öncesi çok politize olmuş bir semtti, kurtarılmış bölge ilan edilmişti. Tariş işçi direnişi ve belediye işçilerinin direnişleriyle gündemdeydi buranın solcu Belediye Başkanı Erten’de en çok işkence gören ve işkence sonu sakat kalanlardan biriydi. Bakalım bu semtin bu geçmişine de değinecekler mi. LaLem Hanım’cım benim Nazan Hanım diye bir edebiyat öğretmenim vardı “teşbihte hata olmaz” sözünün aslında teşbih yaparken hata yapıldığı zaman hoş görülmesi gerekir manasına değilde , hata yapılmaması gerektiği manasına geldiğini ama yanlış kullanıldığını ve bu durumda bile teşbihte adap olması gerektiğini söylerdi. Eh artık bunun değerlendirmesini sana bırakıyorum. Züğürt Ağa konusunda tabii ki sana naz yapıyorum (aslında buna cilve derler, naz değil). Ben artık Züğürt Ağa konusunu bitirdiğim gibi Damla bu role yakışıyor yakışmıyor konusunu da bitiriyorum. Yapacak birşey yok onunla idare edeceğim, tabii edebildiğim kadar. Belki zamanla gözüm alışır. Bölüm yorumuna, Mert’le Gülru’nun arasını, o SEZZY’cimin ifadesiyle “aç kapa aç kapa kızın” bozacağı konusu hariç, aynen katılıyorum. Birbirini seven ve aralarında önemli problemler olmayan iki kişinin arasını bence üçüncü bir kişi bozamaz. Gülru’da zaten kızın ağzının payını verdi. SEZZY’cim daha önceki yorumumda da yazdığım gibi psıkolojik hastalıkların tam teşhisi oldukça zor oluyor ve birçok hastalığın belirtileri birbirine benzediği için insan yanılabiliyor. Seninde yanılmış olman normal. Hakikaten panik atak hastaları da kendilerini isole ederler tekrar bir nöbet yaşamaktan korktukları için, yani uzun lafın kısası amacım seni eleştirmek değildi bildiklerimi sizinle paylaşmaktı, yanlış anlaşılırsam üzülürüm. Yazdığım uzun yorumun bu kadarını kopyalamıştın bari onu tekrar koyayım dedim. Umarım bu yayınlanır. Herkese iyi geceler.
18.08.2014 - 01:41
0   0

SELİN demiş ki;
Herkese selam. Bu sefer BERRAN“cımın tabiriyle vuslata geç gelen ekabirlerden olmıyayım diye galiba Cuma gecesi uzun bir yorum yazmıştım ama galiba öok uzun olduki yayınlanmamış. Bir daha yazmaya vaktim olacak mı bilmiyorum. Herkese iyi pazarlar.
17.08.2014 - 17:07
0   0

MSFIGO demiş ki;
Yazdigim cikmamis. Yeniden yaziyorum. Gülru, yani Damla burda cocuksu giydirilmis, cocuksu davranislar sergiliyor diye yasindan daha genc duruyor. Buda aslinda Damlanin pek sucu yok. Replikler öyle. Ücüde bir yerde poz vermisler. Orda Damla daha kadinsi ve olgun duruyor. Biraz beklemek lagzim. Karakterler yerinde oturmali.
17.08.2014 - 16:12
0   0

maral demiş ki;
merhabalar.. son iki bölümde yokluğumu fark eden Lalem arkadaşa teşekkür ederim. henüz 4-5 bölümleri seyredemedim. rahatsızım. iyileşince aranıza yeniden katılmak isterim. başta Lalem olmak üzere hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
17.08.2014 - 09:03
0   0

SELİN demiş ki;
Herkese selam. BERRAN’cım seni tam bulmuşken yine kaybettim diye üzülürken tekrar aramıza dönmen beni çok mutlu etti etti de gelir gelmez aslanlar gibi dizilerde oynayan Can Gürzap’ı öldürdün beni de “vuslata geç gelen ekabir” diye payladın. Sen le LaLem’cimi hemşeri bildim bağrıma bastım taş çıktınız. Neyse, sen aramızda kalda istediğini öldür ve beni paylamaya devam et razıyım. “Benim adım Gültepe” diye bir dizinin başlıyacağını bende duydum. Biliyorsun Gültepe 80 darbesi öncesi çok politize olmuş bir semtti, kurtarılmış bölge ilan edilmişti. Tariş işçi direnişi ve belediye işçilerinin direnişleriyle gündemdeydi buranın solcu Belediye Başkanı Erten’de en çok işkence gören ve işkence sonu sakat kalanlardan biriydi. Bakalım bu semtin bu geçmişine de değinecekler mi. LaLem Hanım’cım benim Nazan Hanım diye bir edebiyat öğretmenim vardı “teşbihte hata olmaz” sözünün aslında teşbih yaparken hata yapıldığı zaman hoş görülmesi gerekir manasına değilde , hata yapılmaması gerektiği manasına geldiğini ama yanlış kullanıldığını ve bu durumda bile teşbihte adap olması gerektiğini söylerdi. Eh artık bunun değerlendirmesini sana bırakıyorum. Züğürt Ağa konusunda tabii ki sana naz yapıyorum (aslında buna cilve derler, naz değil). Ben artık Züğürt Ağa konusunu bitirdiğim gibi Damla bu role yakışıyor yakışmıyor konusunu da bitiriyorum. Yapacak birşey yok onunla idare edeceğim, tabii edebildiğim kadar. Belki zamanla gözüm alışır. Bölüm yorumunun çoğuna katılıyorum. Katılmadığım konular: Mert’le Gülru’nun arasını, o SEZZY’cimin ifadesiyle “aç kapa aç kapa kızın” bozacağına inanmıyorum.Birbirini seven ve aralarında önemli problemler olmayan iki kişinin arasını bence üçüncü bir kişi bozamaz. Gülru’da zaten kızın ağzının payını verdi. Daha öncede söylediğim gibi Gülru Mert’e aşık değil. Ondan ayrılamamasının sebebi ona acıması ve dostça bir sevgi duyması. Diğer konuda Ömer’in sevgili ASSOSLU’nun yorumunda belirttiği gibi Levent rolünden daha sıyrılamadığı için Leventi oynuyor olması. Bence Barış senaryo gereği böyle oynuyor, yani o daha önce başarılı olan bir tiplemeyi devam ettiriyor ve bu böyle devam edecek. Med Cezir dizisini seyretmiyorum ama bir Amerikan dizisinden birebir uyarlama olduğunu biliyorum. Dizi sektörümüzün daha onlarla yarışacak seviyede olmadığını bildiğim için bu diziyi değerlendirirken Med Cezir dizisini örnek olarak almamamız gerekir diyorum. Buna rağmen Med Cezir’le bu dizinin, yani aslında bütün pembe dizilerin ortak bir yönü vardır diyorum ki o da siyah beyaz kurgusudur. Yani iyiler ve kötüler belirgin olarak olarak birbirinden ayrılırlar. Arada griler işlense bile başrolde siyah beyazlar oynar. Bunun Med Cezir’de değişik olduğunu sanmıyorum. SEZZY’cim daha önceki yorumumda da yazdığım gibi psıkolojik hastalıkların tam teşhisi oldukça zor oluyor ve birçok hastalığın belirtileri birbirine benzediği için insan yanılabiliyor. Seninde yanılmış olman normal. Hakikaten panik atak hastaları da kendilerini isole ederler tekrar bir nöbet yaşamaktan korktukları için, yani uzun lafın kısası amacım seni eleştirmek değildi bildiklerimi sizinle paylaşmaktı, yanlış anlaşılırsam üzülürüm. Gülfem’in kardeşini ipten indirdikten sonra ağlamalarını ve üzüntülü hallerini görünce bende senin gibi bir an için onun bu olaydan sonra kardeşiyle iletişim kurmaya çalışacağını düşünmüştüm ama tabii yanıldığımı hemen anladım. Gülfem seninde belirttiğin gibi Cihan’la arasındaki sorunları çözmek için kendi hiçbir çaba göstermiyor, hemde Cihan ‘ın bunu beklediğini gördüğü halde. Çünki kendini hiçbir sıkıntıya sokmak istemiyor, sorunları başkalarına çözdürmek istiyor. Cihan’da bunun farkında ve ona “doktorumu ve ilaçlarımı değiştirmek dışında sen ne yapacaksın” diyor. Eğer ilerki bölümlerde Gülfem’in bu tavrı değişirse o zaman bu dizi ilginç olmaya başlar. Gülfem’in Gülru’yu aşağılaması konusuna gelince: ben bu konuya biraz daha değişik bakıyor ve bu konuda sadece Gülfem’i suçlamıyorum. Gülfem sınıf farkı gözeten, kendini beğenmiş ötesi kendini herkesten üstün gören ve egoist biri. Çevresindeki herkese (mesela atölyesindeki çalışanlarına da) bunu belirtecek şekilde davranıyor. Böyle bir insanın Kendi müştemilatında büyümüş hizmetlilerinden birini atölyesine alması beklenemez. Zaten Gülru’ya iş teklif etmesinin sebebide Cihan’dı, yani özel olarak onu onu aşağılamak için yaptığı birşey değildi. Zaten ergenlik çağından sonra bir insanın başka bir insana bu derece hayranlık duyması bilimsel olarak psikolojik bir bozukluğa işarettir ve ilerleyen dönemlerde karakter bozukluklarına neden olur, ki buradada böyle olacağını dizinin tanıtımından biliyoruz. Babam hep „İnsanın saygınlık görmememesi başkasının suçu değil en başta kendi suçudur“ derdi. Bunun sadece bir baba sözü değilde psikolojik ve sosyolojik kökenli bir söz olduğunu eğitimimden ve tabii bunu pekiştiren yaşam tecrübelerimden sonra anladım. Gülru eğitimine rağmen Gülfem’in hizmeçisi olmayı kabul etmekle psikolojik bozukluğunun daha da derin olduğunu gösterdi, çünki bir insanın çok başarılı bulduğu birinin mesleğini seçmesi normaldir. Ama bu mesleği sadece onun yanında icra etmek istemesi marazi bir durumdur. Böyle bir insana saygı duyulmaz sadece acınır veya karşısındaki Gülfem gibi biriyse onun tarafından küçümsenir. Gülfem’de aynısını yapıyor ama Gülru’ya bilhassa kötü davranmıyor. Tam aksine onun bütün salaklıklarını sukunetle karşılıyor veya basitleşmeden mesafeli bir şekilde uyarıyor ve Gülru’yu zorla yanında tutmuyor. Yonca’ya gelince: Yonca beni şaşırttı. Ben onun Taner konusunda daha gerçekçi olduğunu ve belirli bir yere gelmek için bedenini bile ortaya koyarak Taneri kullandığını sanmıştım ama bu bölümde bende sevgili MSFIGO gibi onun aptal olduğunu anladım. O hakikaten Taner’i kendine aşık ettiğini sanıyor. Ayrıca yaptıklarıyla kendinden başka kimseyi düşünmeyen egoist biri olduğunu tekrar gördük. Yani fakirler arasında da egoistler var. Bu arada Yonca’yla Gülru’nun saç saça baş başa kavga etmeleride sinir bozucu ve çok seviyesiz. Sevgili MELİS acı bir gerçek varki o da bizim dizilerimizi dünya film klasikleri arasına girmiş filmler ve Amerikan dizileriyle mukayese etmemiz mümkün değil. Türk dizilerini seyrederken çıtayı daha aşağıda tutmak zorundayız yoksa Türk dizisi seyredemeyiz. Siteden ayrılmak istemene üzüldüm. KPA da veya başka bir yerde görüşmek dileğiyle, kendine iyi bak. Herkese sevgiler.
16.08.2014 - 03:49
0   0

maral demiş ki;
Merhabalar.. İki bölümdür yorum yapmadığımı fark eden tek kişi sevgili LALEM yokluğumu fark ettiğin için teşekkür ederim. bir rahatsızlıktan dolayı ne yazık ki sekiz gündür hastanedeyim. arada yorumlarınızı okuyorum sadece. 4-5 bölümleri seyredemedim. belki 6. bölümde de yazamayabilirim. daha sonra aranıza katılmak ümidiyle hepinize sevgiler, selamlar...
15.08.2014 - 20:53
0   0

MSFIGO demiş ki;
Gülrunun dis görünüsünden daha dogrusu, hali ve hareketi yüzünden Ömere pek uygun göremiyorum. Ama replikler öyleyse buda Damlayla pek alakasi yok. Ücünün resmi cekilmisti, orda Damla daha olgun duruyordu. Biraz aradan zaman gecerse belki daha degisik olabilir.
15.08.2014 - 15:53
0   0

LaLem demiş ki;
Herkese Merhaba. Berran arkadaşı tekrar aramızda görmek güzel. Selin cim sen benim züğürt ağa benzetmeme cidden alındın mı yoksa bana naz mı yapıyorsun. Gerçi sen bu bölümü görmemezlikten gelmişsin ama lütfen bunu bana yapma, beni cezalandır ama görmemezlikten gelme (bende arabesk olabiliyorum görüyorsun). Tedbiren ben bu konuyu biraz daha açayım, “teşbihte hata olmaz” derler bilirsin. Geri kalanını da senin o izmir lilere özgü efsane espri anlayışına bırakıyorum. Kurbağa methodu hikayen benimkinden daha güzel bir teşbih olmuş. Bizim toplumumuzda olanlar bundan daha güzel anlatılamazdı herhalde. Bu arada hatalarını görüp düzeltmende çok hoş bir davranış. Gelelim dizimize. Bilmiyorum neden ama ben cihan ın intihar olayından pek etkilenemedim, ya iyi dramatize edilememişti ya da ben gülfem leştim. Gülru nun cihan la tekrar iletişim kurması güzel işlenmişti. Mert i oynayan oyuncu bu bölümde daha çok hoşuma gitti, tabii mert olarak yaptıkları değilde oyunculuğu. Gülru nun mert e kıyamaması beni çok duygulandırdı. Aslında mert le gülru birbirine çok yakışıyor. Keşke selin cimin dediği gibi damla sönmez evin en küçük kızı rolünde olsaydı da mert le onun aşkı da yan bir hikaye olarak işlenseydi. Bu arada aslı tandoğan bencede bu role daha uygun olurdu. Çünki o hem olgun hemde çocuksu rollere yakışıyor ve yaşından genç görünse bile görünüşü damla gibi çocuksu değil. İğrenç eniştenin iğrenç yeğeni de aslında güzel rol yapıyor ve galiba hakikaten mert le gülru nun arasını açacak. Mebrure ve şevket cephesinde sanki biraz sukunet vardı. Aslında al birini vur ötekine, ikisi de hayatlarından memnun değil ama bu durumu değiştirmek için selin cimin ifadesiyle hiçbir şey yapamıyacak kadar kifayetsizler. Oğulları taner yine ayrı bir vaka. Babasıyla annesi arasındaki problemler dolayısıyla böyle olduğuna işaret edilse bile onun imkanlarıyla büyüyen bir çocuk hakikaten böyle mi olması gerekir. O zaman mert in herşeyini hoşgörmek gerek. Ne taner gii onu çok seven bir annesi var ne de onun maddi imkanları. Sadece onu durmadan aşağılayan ve döven bir babası ve onu sevmeyen bir üvey annesi. Ömer e gelince ne yaptığı ve ne istediği belli değil ama Assoslu arkadaşın bana bir gazetenin bu dizi hakkındaki aslında hiçbir şey söylemeyen yuvarlak yorumunu hatırlatan yorumunda dediği gibi leventi oynadığı aşikar. Bu günlük bu kadar olsun. Birazda diğer yorumculara konu kalsın mesela maral arkadaşın güzel bir yorumunu bekliyorum, geçen bölümde galiba yazmamıştı. Herkese iyi geceler...
15.08.2014 - 02:35
0   0

Daha Fazla Yorum
Yorum Yap

Dizinin Diğer Bölümleri
Yerli Diziler
Eski Diziler
Yabancı Diziler