logo

Güllerin Savaşı 4. Bölüm izle

Özet: Gülru, Mert’in evlenme teklifine “evet” der demesine ama, gelecekle ilgili kendine bile itiraf etmekte zorlansa da kafası karışıktır. Gülru kafasındaki soru işaretleriyle boğuşurken bir anda bütün korkularını Ömer’le paylaşır. Evlilik teklifine şahit olan Cihan ise büyük bir bunalıma girer ve tamamen içine kapanır. Mert ve Gülru için ise evliliğe giden yol hiç kolay değildir. Salih, kızının geleceğinden endişeli ve bu evlilik meselesine karşı gönülsüzdür. Mert’i, Salih’in onayını alamama korkusu sararken diğer yanda Recep de, Gülru’yu istemeye gitmemek için direnir.
MSFIGO demiş ki;
Sevgili Berran abla. Iki yorum yazmissin, ikiside cikmis. Galiba yorumun gec cikartildi. Lütfen kafaya takip böyle seyleri yorumlarindan vaz gecme. Birgün daha iyi günler gelecek. inaniyorum buna. Sende inancidi kaybetme lüften. Sevgili Maralcim, yazdiklarina yüzdeyüz katiliyorum. Sevgili Sezzy, ve sevgili Selinin yazdiklarina deginmek istiyorum. Sezzycim, yazmissin, Gülfem Gülruyu ne Cihanla nede Ömerle görmek istemiyor. Aslinda normal. Biri sevdigi adam, öbürü kardesi. Aslinda cogu insanlar iscileriyle aileden birini beraber görmek istemiyorlar. Bu sadece Gülfem icin gecerli degil. Sevgili Selin yazdigin bir kac satira deginmek istiyorum. Aski konusunda yazdiklarina tamamiyle hak veriyorum. Mert ve Gülru cocukluk aski ama yollari degisiyor ve ayriliyor. Yonca hakkinda yazdiklarina katiliyorum. Yonca hangi akla hizmet edip ayni gece Ömerin yegeniyle geceyi gecirdi? Askmi? Hayir! Asik olsaydi, daha baska davranirdi. Onun istedigi o cocugun onun pesinden kosmasiydi ama olmadi. Enisteye gelirsek cok matrak biri. Baska bir dizide ayniydi. Gülfemin Mesudenin hamile halini görmek istemiyerek herkese cikis vermesini ben böyle algiladim. Mesude hamile haliyle is yaparken rahatsiz oluyor. Hamile kadin nasil is yapar gibi konustu. Hatta böyle demisti: "sen nur, bitki cayini benmi yapayim" demisti. Bana öyle geldiki, hamile görünüsünden daha cok hamile haliyle is yapmasi onu rahatsiz etti. Gülfemim uyuyan Cihanin yaninda konusmasi bana kendi ask acisindan daha cok, kardesini düsünerek konustuguna daha cok inaniyorum. Ayrica evi yakarken Cihan, Gülfemim hastanedeki halini düsünüyorum. Kadinda var vicdan ama bazen öyle seyler yapiyorki insan ister istemez itici buluyor. Gülfem siyah beyaz degil, grilerin arasinda biri. Sefkete gelirsek, isteseydi coktan bosanirdi. Babasi yasaklamis diyelim. Mecbure icin bir nimetmi kendie zorla sahip olan biriyle evli kalmak? Mecburede artik kendine gelmek zorunda. Böyle bir hayat olmamali. Gülru ve Ömere gelirsek. Yasli adam cocuk gelin olayi pek göremiyorum. Gülru üniversite mezunu, Ömerde 30 larinda bir adama benziyor. Cok egreti durmaz ama Gülru cok cocuksu. Hareketleride öyle. Yonca mesela Ömere daha cok yakisir.
12.08.2014 - 00:15
0   0

sezzy demiş ki;
Sevgili Berran. Kotu tohumu hatirliyorum. Kucuk kiz tam bir iblisti ve diger kucuk kiza da baskalarina da devamli iftiralar atiyordu. Bugun beklenen gun geldi ve sonuclar aciklanirken sinir dum. Bir kez daha devletin gucu ve yalanlar galip geldi. Anket sirketlerinin yalanlari ve abartici, yaniltici secim anketleri oy kullanimini dusurdu. Artik geriye bundan sonrasi ici dua etmek kaliykr. Hepinize sevgiler.
11.08.2014 - 03:21
0   0

SELİN demiş ki;
Herkese selam. Gelelim dizinin yorumuna: bölüme damgasını vuran olay tabii ki Mert’in Gülru’ya yaptığı evlenme teklifiydi. Bende SEZZY’cim gibi bu emri vaki şeklinde olan evlenme teklifine evet diyen Gülru’nun bu fikirden vazgeçeceğine inanıyorum. Diziye yeni giren kız buna sebep olacak gibi görünse de ben asıl ayrılma sebebinin Gülru’nun Mert’e aslında aşık olmadığını anlaması olacak diyorum. Gülru aslında Mert’e aşık değil onun aşkından etkilenmiş biri ve ona acımayla karışık daha çok şefkatli bir arkadaşlık sevgisi duyuyor ama kendisi bunu aşk sanıyor. Aşkta acıma duygularına yer yoktur. Aşık olan biri ne kadar yanlış olursa olsun sevdiğinin kendisine dönük her davranışından, kızsa bile, etkilenir ve yine kızsa bile, kıskanmasından hoşlanır. Oysa Mert’in her davranışı Gülru’yu kızdırıyor, onu kıskanması sinirlendiriyor. Mert’i hiç özlediği için aramıyor sadece merak ettiği için arıyor. Mert’in aşkına gelince; onun ki de sadece kendine dönük bir aşk. Öyle kendine dönük ki Gülru bütün ailesinin işten atıldığını anlattığı an bunun aile için işsizlik ve yokluk olacağını bildiği halde seviniyor. Onun için tek mühim olan Gülru’nun tekrar kendisi gibi mahallede yaşaması ve kendine denk bir hale gelmesi Ne bunun sebepleri ve ne de Gülru ve ailesinin bu konuda ne düşündüğü onun umrunda değil. Gülru’nun başarılarına sevineceğine SEZZY’cimin tabiriyle devamlı onu aşağıya çekmeye çalışıyor ve Gülru’yla hiçbir konuda iletişim kurmaya çalışmıyor ki buna hakiki aşk demek pek mümkün değil. Hakikaten aşık olan insan sevdiğinin de mutluluğunu düşünür. Müştemilattakileri SEZZY’cim gibi bende seviyorum tabii enişte bunlara dahil değil. Bilhassa baba Salih‘in kızlarıyla olan ilişkisini seviyorum. Bence Salih kızlarını koruyup kollayan ama onların bir şahsiyet olduğunu düşünüp karar ve isteklerine saygı duyan örnek bir baba ve oyuncu Salih Baba rolüne çok yakışıyor. Dizilerde böyle babaların gösterilmesi güzel birşey. Ayrıca anlayışlı ve iyi kalpli bir insanda. Mesude örnek bir abla iyi kalpli ve iyi niyetli bir insan ama kocası konusunda zaafları olan toplumumuzda sıkça görülen tipik bir kadın. Çiçek’se Gülru ablasına hayran olduğu söylense bile ablalarını ayrı ayrı seven, yaşından olgun ve birçok konuda ablalarından daha gerçekçi düşünüp olayları daha iyi analize edebilen iyi kalpli bir kız. Yonca hariç hepside sevgi dolu ve mütevazi kişilikler. Yonca hareketleriyle yaşam felsefesiyle bu aileye ters düşen bir tip. Fesat, egoist ve gözü yükseklerde biri. Amacına ulaşmak, yani zenginler gibi yaşayabilmek için kendinden küçük biriyle hemen yatmak dahil herşeyi yapabilecek biri. Ben aslında onun kendinden küçük biriyle yatmasına takılmıyorum. Eğer bunu karşılıklı beğeni ve yatma isteği nedeniyle yapsaydı söyliyecek bir sözüm yoktu. Bence bu tür duygular ve istekler sadece erkeklere mahsus değildir ve kendinden küçük biriyle yatma hakkına sadece erkekler sahip değildir. Ama o birşeyler kazanmak için bedenini kullanıyor ki bunun adı başka birşeydir. Ama diğer taraftan onun bu yaptığından etkilendiğini görüyoruz, yani değer ölçüleri tamamen iflas etmiş bir durumda değil. Yonca’nın hikayesinin ne şekilde devam edeceği meraklandığım konulardan biri. Bu bölümündeki diğer flaş gelişmede Ömer’in Gülfem’le bir ilişkiye başlaması. Ömer’i Gülfem konusunda anlamak pek mümkün değil bence. Ona aşık değil ama onu başka bir erkekle görmekte istemiyor. Duygularından emin olmadığı halde kendisine aşık olduğunu bildiği bir kadınla ilişkiye başlaması çok yanlış. Olayı o kazara olan bir geceyle bıraksaydı daha doğru olurdu. Bir taraftan Gülfem’e senin mutlu olmanı istiyorum diyor diğer taraftansa onu mutsuz edecek bir ilişkiye giriyor ve benden ilk eksi puanını alıyor. Bu bölümü seyrettikten sonra Gülfem benim için artık daha önce söylediğimin aksine, karmaşa ve enterasan bir karakter olmaktan çıktı. Artık bende Gülfem için özet olarak sevgili BERRAN’ın söylediğini söyliyeceğim (BERRAN’cımdan alıntı) „Fakat yinede pismanligi gel-git durumunda yani cok yarali ve üzgün oldugu bana inandirici gelmiyor.Daha cok kendi havasinda“. Bencede Gülfem sadece aşırı derecede egoist ve sınıfının özelliklerin taşıyan biri. O etrafında hamile görmekten hoşlanmadığı için göz kırpmadan Mesude’yi kovarak iyi kalpli bir insan olmadığını göstermiş olsa bile bizzat birine kötülük olsun diye bunu yapmadı, sadece Mesude’nin göz estetiğini bozan görüntüsü onu rahatsız ettiği için bunu yaptı. BERRAN’cımın belirttiği gibi babasının ölümünden sonra hasta olan kardeşiyle kalmayı zorla kabul eden birinin çocukluğunda kardeşine yaptığından pişman ve üzgün olduğuna inanmak çok zor. Onu üzen sadece çocukluğunda yaptığı bir hata yüzünden, herhalde çok sevdiği babası tarafından dışlanmış ve bu hatasıyla hep yüzleştirilmiş ve babasının gözünden düşmüş olması ve de sonuç olarak bu nedenle acı çekmiş olması, yani yine kendisi. Bunu da babasının mezarında: ben daha küçük bir çocuktum beni affetmedin, hergün bununla yüzleşerek yaşattın ve şimdide beni bu şekilde yaşamaya mahkum ediyorsun gibi şeyler söylemesinden anlıyoruz. Uyuyan kardeşinin başında söylediklerine gelince: bunun kendi aşk acısı çekmesiyle ilgili olduğunu ve bu nedenle kendine acımasıyla ilgili olduğunu sanıyorum. Gülfem’in herkese tepeden bakmasına ve hizmetlilerini küşümsemesine gelince: bu klasik, sosyal durum farklılığıyla bağlantılı ve birçok toplumlarda ve tabii ki bizim toplumumuzda görülen bir tutum. Zengin fakiri beğenmez, okumuş cahili, şehirli köylüyü v.s. Yanlış anlaşılmasın bu doğrudur demek istemiyorum, ben sadece durum tespiti yapıyorum. Şevket’e gelince;. gördük ki hayatını istediği gibi yaşayabiliyor ve sadece nafaka ödememek için Mebrure’den ayrılmıyor Burada sevgilisinin söylediği doğru birşey var „nafakasını verip göndermediğine göre bu durum seninde işine geliyor“. Şevket kendi başarısızlığını ve kifayetsizliğini örtmek için Mebrure ile zorla evlendirilmesini kullanıyor. Ömer’in dediği gibi kendine acımaktan başka yaptığı birşey yok ve dğişeceğni de sanmıyorum. Şevket’e kızsam bile Mebrure’ye acımak içimden gelmiyor. Nihayetinde isteyerek bu hayata katlanıyor, yani onu buna zorlayan yok. Bunu zenginlik içinde yaşamak için yapmadığını biliyoruz, Şevket’e olan aşkından yapıyor. Hatta oğlunun bu durumdan olumsuz etkilendiğini gördüğü halde bu gurursuz hayata devam ediyor. Herkes aşkı başka türlü yaşar, o da böyle yaşıyor ve Şevket onu bırakıncaya kadar ondan vazgeçmiyecektir. Damla Sönmez aslında kaş yaşında olursa olsun ve rol kabiliyeti ne kadar iyi olursa olsun sevgili MİRA’nında söylediği gibi çocuk görüntülü bir oyuncu. Onun bu dizide kırk üstü yaşlarında bir erkekle aşk yaşayacak olması insanın aklına toplumumuzda aklanmaya çalışılan yaşlı erkek çoçuk gelin olgusunu düşündürüyor. Damla ne kadar iyi bir oyuncu olursa olsun bencede bu role yakışmıyor. Yine çok uzun oldu ama bu bölüme daha yorum yazan olmadığı için yeterli yer var sanırım. Bu arada LaLem’cim yine sesin çıkmıyor. Herkes yazdıktan sonra „yorumcular bana yazacak birşey bırakmamış deyip yine kaytarmazsın umarım. Herkese sevgiler.
10.08.2014 - 17:25
0   0

SELİN demiş ki;
Herkese selam. Herşeyden önce SEZZY’cime olan teşekkür borcumu ödiyeyim NE’cimi bize geriye getirdiği için. Bütün kızlar toplandık diyebilmek için en azından FEY’cimi de aramızda görmek isterdim. Belki o da biryerlerden bize katılır. Kendisine buradan sevgi dolu selamlar. NE’cimin dayanamayıp kendisinin bizleri selamlıyacağını düşünmen gerekti SEZZY’cim, unuttun mu o hep son sözü söyler... Bu arada Cihan’ın panik ataktan muzdarip olduğunu sanmıyorum. Psikolojik rahatsızlıkları sınırlamak, fizyolojik rahatsızlıkları sınırlamak kadar kolay olmasa ve bilinen 300 psikolojik rahatsızlığın bazı belirtileri birbirlerine benzediği için yanıltıcı olabilse bile benim tanıma göre Cihan’da şizoid kişilik bozukluğu var çünki kadınlardan daha fazla erkeklerde görülen bu rahatsızlığın bütün belirtleri Cihan’da var. Bu belirtileri şöyle sıralayabiliriz: ilişkilerde çekingenlik yaşamak, yani yakın ilişki kurmaktan çekinmek; sosyal ortamlardan kaçmak; duygularını anlatırken yetersiz kalmak; içe dönüklük; ilgisiz ve uyuşuk davranışlar; göz temasından kaçmak; asosyallik; yaşanan önemli sorunlara tepki vermeyip, tamamen pasif bir duruma geçmek veya aşırı tepki göstermek; az insanla (ki bunlar genelinde birinci derece akrabalarıdır ama burada olduğu gibi yakın çevresinden biri de olabilir ) iletişim kurabilme; toplumsal becerilerden yoksun olma ve eleştirilere karşı ilgisizlik. Bu rahatsızlığı olan kişiler İnsanlarla iletişim kurmak zorunda bırakmayan hobiler edinirler (Cihan’ın puzzle hobisi gibi). Tek başına yaptıkları çalışmalarda başarılı olabilirler. Odaklandıkları tek bir konu üzerinde çalışırlar. Cinselliğe ilgi göstermezler onun için aşkları platonik olarak yaşarlar ve genelnde evlenmezler. Dışarıya belli etmedikleri duygularını, iç dünyalarında yoğun olarak yaşarlar. Sorulara verdikleri cevaplar kısadır. Genellikle istekleri anlaşılmaz. Hafızaları iyidir ama stresli zamanlarında kısa süren hafıza zayıflığı yaşarlar. Ben bütün bu belirtileri Cihan’da görüyorum ve bu nedenle onda şizoid kişilik bozukluğu var diyorum. Bunun yanında bu rahatsızlığın temelinin çocukluk dönemlerine kadar indiğini ve bu dönemde ilgisiz ve soğuk davranışlara maruz kalan, ailesiyle bozuk ilişkiler içinde olup, yalnız bir çocukluk dönemi geçiren kişilerde olduğunu göz önünde bulundurduğumda da bu tanımım doğru olduğundan eminim diyorum, çünki Cihan’ın dizide anlatılan hikayesi de tıpa tıp buna uymakta. Cihan’ın hastalığı konusunda yazdıklarımla aynı zamanda LaLem’cimin bana bu konuda yöneltmiş olduğu soruya da cevap vermek istedim. BERRAN’cım senin anlattığın Ubuntu hikayesi çok güzel. Senin sosyal ve politik konularda duyarlı olup, yazılarında böyle konulara dokunman daha da güzel. Ubuntu kelimesinin kökü güney Afrika’da konuşulan Bantu dillerinden geliyor ve kelime manası insaniyet ve hayırseverlik. Bu kelime aynı zamanda Güney Afrika’da yaygın olan bir yaşam felsefesinin adı. Bu felsefenin temeli bir toplumda yaşayan her bireyin yaptığı diğer bireyleri etkilediği, yani herşeyin birbiriyle bağlantılı olduğu ve insanın ancak başka insanlar aracılığıyla insan olacağı düşüncesidir. Bu nedenle de bu felsefe insanların bireysellikten, yani sadece kendi çıkarları için yaşamaktan ve sadece kendilerine faydalı olan davranışlardan vazgeçmelerini ve diğer insanlarla birlik ve beraberlik içinde yaşamalarını onlara karşı cömert, merhametli ve şefkatli olmalarını öngörür. Ubuntu aynı zamanda sevgili MSFİGO’nun belirttiği gibi bu sıfatlara uygun, yani herkesin ücretsiz olarak faydalanabileceği bir bilgisayar sisteminin adı. BERRAN’cım bu yorumumu bitirmeden önce senin son yazdıklarını ve bilhassa artık yazmak istemediğini okudum ve çok üzüldüm. Zaman kızıp kırılıp kenara çekilme zamanı değil, toplumumuzda fransızların kurbağa pişirme metoduyla yapılan değişikliklere karşı öyle veya böyle direnme zamanı. Aramızda kal ve bize Ubuntu gibi güzel hikayeler anlatmaya devam et lütfen. Seçimlerin milletimize hayırlı olacağından emin değilim, çünki sonuç belli ama gelecek seçimde herşey çok daha güzel olabilir ki bu da ancak bizim ve bizim gibilerin vazgeçmemesiyle mümkün. Bu bölümün yorumunu izledikten sonra yapacağım, daha izleyemedim. Herkese sevgiler.
10.08.2014 - 06:41
0   0

TC Berran demiş ki;
Sevgili Arkadaslarim Sezzycim, Maralcim,Selincim vede Msfigo'cum, uzuun bir yorum yazip sizlerede cevap vermis ve SECIM den bahsetmistim.HERHALDE DENETIM den gecemedi;((( GERCEK ACIDIR AMA YINE GERCEKTIR- Demek bundan böyle burdada özgürce yazamayacagiz!!!! Bende artik bundan böyle yokum.artik:(((Hepinizi sevgilerimle kucakliyorum.SECIMIN de Ülkemize hayirli olmasini diliyorum..
09.08.2014 - 08:23
0   0

TC Berran demiş ki;
Sevgili Sezzycim,ve sevgili Maralcim vede sevgili Msfigocum:)) Hepinizin yazdiklarina katiliyorum.ve zevkle okudum.Ayrica UBUNTU hikayesini begenmenize sevindim. Gülfemin oyunculugunu elestirmedim.Arada masum rolleride oynamisini isterdim. Evet Fragmanda cok acitici sahneler var.Türkiyede LALE ORALOGLUNUN kizi ALEV ORALOGLU'nun kücükken cevirdigi "KÖTÜ TOHUM " vardi.Cocuk durmadan hainlik ve acimasiz kötülük yapiyordu.Burda GÜLFEM öyle degil.Bencede Cihan keske duyabilseydi.Fakat yinede pismanligi gel-git durumunda yani cok yarali ve üzgün oldugu bana inandirici gelmiyor.Daha cok kendi havasinda. BABASININ ÖLÜMÜNDEN SONRA ZORLA KALMAYI KABUL ETTI.!!! Galiba Babasini kiskanmis ve zamanla nefret etmis.Neyse ilerde daha cok cözülecek.. Herkese iyi hafta sonlari ve SECIMIN kabuslu gunlerin geride kalmasini saglayacak ve aydinlikli günlere ATATÜRKCÜ RUHU ile kavusmamizi ve Herkese hayirli olmasini dilerim.Selincimde dahil olmak üzre hepnizi sevgilerimle kucakliyorum.Hosca kalin.SEVGI DOLU, BARIS ICINDE ,ÖZGÜRCE VE KARDESCE ELELE YASAMLARA DOGRU!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
08.08.2014 - 17:45
0   0

sezzy demiş ki;
Sevgili Maral. Dusuncelerine sonuna kadar katiliyorum. Canan Erguder.in oyunculuguna yorumumda da belirttigim gibi hicbir elestirim yok. Ve mukemmel bir oyuncu. Ilk dizisi (benim izledigim) Binbir Gece idi. Behzat C.de de oynadigini biliyorum ama izlemedim. Bu onu ikinci izledigim dizi. Yine rolunu cok basarili bir sekilde oynuyor. Ama hani bir insana karsi daha ilk bakisinizda olumlu veya olumsuz bir elektrik olusuyor ya gunluk hayatimda da oyleyim (asla on yargili olmam, yeni tanidigim bir kisiye karsi temkinli davranir onu tanimaya calisirim) burdaku Gulfem Binbir gecedeki karakter kadar fettan ve cani degilse de en zayif tarafi (ona gore) kardesine karsi olan hassasiyeti. Bu da kucuklugunden beri icinde duydugu sucluluk duygusu. Bunun disinda ise etrafina karsi oldukca acimasiz, kucumseyici ve tepeden bakan halleri ile cok anlayissiz biri. Ornegin, Gulru.nun ablasi hamile diye "etrafimda karni burnunda kadin gormek istemiyorum diyerek hepsini birden ailecek kovmakta bir an bile tereddut etmemis, vicdani bile rahatsiz olmamistir. Calisanlari, fakir insanlari kucuk gorerek, sanki sivrisinekmisler gibi tiksintiyle bahsediyor. Yeni fragmani izledim, kardesi Gulru icin intihara tesebbus ettigi halde hala anlayis gostermiyor, Gulru.yu kardesiyle gorusturmek istemiyor ve hastahaneden uzaklastiriyor. Ilerde bu davranislarina daha cok rastlayacagimizi saniyorum. Fragmana bakilirsa Gulru ile Omer yakinligini da ofkeyle karsiliyor. Birseyler baslamak uzere ve Gulfem bu durumda biraz fazla egoist. Gulru.yu ne kardesine ne de Omer.e yakin gormek istemiyor. Neyse, diziyi izledikten sonra yine yazisiriz. Simdilik hepinize sevgiler.
08.08.2014 - 00:24
0   0

MSFIGO demiş ki;
Selamlar. Maralcim, sana katiliyorum. Gülfem karakterinin baska rolleri oynayacagina bende inaniyorum. Ayrica Ceyda Ates icinde ayni deniliyordu ama masum kizida cok güzel oynamisti. Kötü rolü oynamak benim icin daha zordur. Gülfem karakteri kötüyü oynamiyor. Vicdaniyla bogusan bir kadini oynuyor. Ubundu "insanlik yada insan olmak demek". Linux onun icin kolay yapilmis, ücretsiz bir bilgisayar sistemi. Afrikali cocuklarin yaptigi sey cok güzelmis. Ben daha bakamadim bölüme.
08.08.2014 - 00:01
0   0

Visagiesto demiş ki;
Konu ne lutfen tarafsizca biri yazsin elestirmeden ! Goruntu kalitesi super!!
07.08.2014 - 23:08
0   0

maral demiş ki;
sevgili SEZZY ve BERRANcım. daha diziyi izleyemediğim için sadece yazdıklarınızdan yola çıkarak gülfem ve gülru hakkında birşeyler yazmak istiyorum. dizinin yorumu seyrettikten sonra olacak artık. canlarım benim ilk intiba önemli tabi bir önyargı yaratıyor insanda. ben gülfemi yani canan ergüder i ilk kez Behzat Ç. dizisinde savcı olarak izledim. oradaki rolü ilkeli, omurgalı, yasalara saygılı, gözüpek, korkusuz, inançlarından vazgeçmeyen bir savcıyı canlandırmıştı. hatta inançlarından vazgeçmediği için karanlık güçler tarafından öldürülmüştü. bendeki intibası da bu. o yüzden diyorum ki önyargılarınızdan birazcık uzaklaşın. şöyle düşünün ne kadar iyi bir oyuncu ki bizi kötü olduğuna inandırabilmiş.üstelik canan ergüder tiyatro eğitiminde yüksek lisans yapmış bir oyuncu. oyuncuların yaşı, genç göstermeleri ya da özellikle gülrunun bu rolün altından kalkıp kalkmayacağı konusuna gelince sevgili arkadaşlarım şunu söylemeliyim ki aslında gülru yani damla sönmez 27 yaşında, bornova bornova filmiyle 46. altın portakal film festivalinde en iyi yardımcı kadın ödülünü almış, Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nde de ‘Genç Cadı’ ödülünün sahibi olmuş, gerçekten iyi bir tiyatro eğitimi almış bir oyuncu. bu rolün altından kalkacaktır eminim. ayrıca berrancım afrika ile ilgili anlattıkların çok güzeldi. keşke bu örnekleri her zaman yaşayabilsek. her ne olursa olsun biz dünyaya güzel bakabilirsek dünyadaki güzellikleri de görebiliriz. sevgilerimle..
07.08.2014 - 18:46
0   0

Daha Fazla Yorum
Yorum Yap

Dizinin Diğer Bölümleri
Yerli Diziler
Eski Diziler
Yabancı Diziler